Yusuf Boyraz Soruyor ve İnceliyor, Günümüzde Devrimci Ahlak Kaldı mı? Hepsi Çıkar ve Zenginlik Peşinde
Yusuf Boyraz’ın “Günümüzde devrimci ahlak kaldı mı? Hepsi çıkar ve zenginlik peşinde” sözü, modern toplumda devrimci değerlerin ne kadar erozyona uğradığını acı bir şekilde gözler önüne seriyor. Tarih boyunca, devrimci hareketler sosyal adalet, eşitlik ve özgürlük mücadelesinin temel taşları olmuşlardır. Ancak günümüzde, bu ideallerin yerini bireysel çıkarlar ve zenginlik hırsı almış durumda. Devrimci ahlak nerede kayboldu? Şimdi sadece menfaatlerini düşünen, zengin olma peşinde koşan bir güruhtan mı ibaretiz? Bu makalede, devrimci ahlakın günümüzdeki durumunu, kapitalist sistemin devrimci idealler üzerindeki yıkıcı etkisini ve bireylerin neden bu kadar kolay çıkar ve zenginlik peşinde koşar hale geldiğini sert bir şekilde ele alacağım.
Devrimci ahlak, sosyal adalet, eşitlik ve özgürlük ilkelerine dayanır. Bu ilkeler, kapitalist sistemin yarattığı adaletsizliklere ve sömürüye karşı bir direniş olarak ortaya çıkmıştır. Marx ve Engels’in teorileri, Lenin’in Rusya’da gerçekleştirdiği Ekim Devrimi ve Mao Zedong’un Çin’de kırsal kesimi örgütleyerek gerçekleştirdiği devrim, devrimci ahlakın pratiğe dökülmüş örnekleridir. Bu liderler, bireysel çıkarlarını bir kenara bırakarak, toplumsal adalet ve eşitlik için mücadele etmişlerdir.
Günümüzde, devrimci ahlakın varlığını sorgulamak bile anlamsız hale geldi. Kapitalist sistemin küresel olarak yayılması ve bireysel çıkarların ön plana çıkması, devrimci ideallerin tamamen erozyona uğramasına neden olmuştur. Sosyal medya, tüketim kültürü ve bireysel başarı odaklı yaşam tarzı, devrimci ahlakın önünde ciddi engeller oluşturmuştur. İnsanlar artık toplumsal adalet ve eşitlik arayışında değil, sadece kendi refah ve zenginliklerinin peşindeler. Devrimci ahlakın yerinde yeller esiyor.
Kapitalist sistem, bireylere ekonomik güvence, sosyal statü ve geniş fırsatlar sunar. Ancak bu sistem, devrimci ideallerin altını oyarken, bireylerin devrimci ahlaktan uzaklaşarak kişisel çıkarlarını ön plana çıkarmalarına neden olur. Ekonomik güvence arayışı, sosyal statü elde etme isteği ve bireysel refah arzusu, devrimci ideallerin yerini almıştır. Kapitalist sistem, bireyleri kendi bencilliklerine hapsederken, devrimci değerlerin yozlaşmasına yol açmıştır.
Bireylerin çıkar ve zenginlik peşinde koşma eğilimleri, günümüz toplumunda artık norm haline gelmiştir. Kapitalist sistemin sunduğu imkanlar, bireylerin kişisel çıkarlarını maksimize etme çabalarını teşvik eder. Kariyer hedefleri, yüksek gelir elde etme arzusu ve lüks yaşam tarzı, bireylerin devrimci ahlaktan tamamen kopmalarına neden olmuştur. Bu bencilce yaklaşım, toplumsal sorumluluk ve dayanışma duygularını zayıflatmıştır. Devrimci ahlakın yerini, sadece kendi çıkarlarını düşünen bir zihniyet almıştır.
Günümüzde devrimci hareketler, geçmişteki güçlü ve ideolojik bağlılıklarından çok uzaktadır. Birçok devrimci hareket, ideolojik bağlılıklarını kaybetmiş ve kapitalist sistemin içinde var olmaya çalışmaktadır. Bu durum, devrimci ahlakın zayıflamasının en belirgin göstergesidir. Devrimci hareketler artık toplumsal değişim için bir güç değil, kapitalist sistemin bir parçası haline gelmiştir. Bu ideolojik kayma, devrimci ahlakın ne kadar derin bir krizde olduğunu ortaya koymaktadır.
Kürt kurumları ve örgütler içindeki gruplaşmalar da bu ahlaki çöküşün bir başka örneğidir. Bu gruplar arasında çıkar çatışmaları ve menfaat arayışları, devrimci hareketin amacını ve bütünlüğünü zedelemektedir. Kürt hareketi, tarihsel olarak toplumsal adalet ve özgürlük mücadelesinin önemli bir parçası olmuştur. Ancak, bazı Kürt kurumları ve örgütleri içinde yaşanan çıkar kavgaları ve gruplaşmalar, bu hareketin ideallerine zarar vermektedir. Örgüt içindeki bazı gruplar, kişisel ve grup menfaatlerini devrimci ideallerin önüne koymakta, bu da hareketin genel yapısına ve amacına zarar vermektedir. Bu tür davranışlar, sadece devrimci ahlakın değil, aynı zamanda toplumsal güvenin ve dayanışmanın da zayıflamasına yol açmaktadır. Devrimci ideallerin yerine geçen bu çıkar çatışmaları, hareketin içsel bütünlüğünü zedelemekte ve toplumsal değişim hedeflerine ulaşmasını zorlaştırmaktadır.
Devrimci ahlakın yeniden canlandırılması, toplumsal adalet, eşitlik ve özgürlük arayışlarının güçlenmesiyle mümkündür. Ancak bu, bugünkü bencil ve çıkar odaklı toplumsal yapıyla nasıl mümkün olacak? Eğitim, sosyal hareketler ve politik mücadeleler bu süreçte önemli rol oynar, ancak bunlar yeterli mi? Bireylerin kişisel çıkarlarını toplumsal çıkarlarla dengelemeleri, devrimci ahlakın güçlenmesine katkı sağlar, ancak bu da günümüz bireyinin umursamazlığıyla ne kadar gerçekçi?
Eğitim, devrimci ahlakın yeniden canlandırılmasında kritik bir rol oynar. Genç nesillere devrimci ideallerin ve ahlakın önemi öğretilmelidir. Ancak eğitim sisteminin kendisi bile kapitalist değerlerle yoğrulmuşken, bu nasıl mümkün olacak? Tarihsel devrimci hareketlerin başarıları ve mücadeleleri, genç kuşaklara aktarılmalıdır, ancak mevcut sistem içinde bu ne kadar uygulanabilir? Gençlerin toplumsal adalet ve eşitlik mücadelesine duyarlılığını artırmak, ne kadar etkili olabilir?
Sosyal hareketler ve aktivizm, devrimci ahlakın yeniden canlandırılmasında önemli araçlardır. Ancak bu hareketler de kapitalist sistemin içinde eriyip gitmekte. Toplumsal adaletsizliklere karşı yürütülen protestolar, kampanyalar ve dayanışma eylemleri, devrimci ahlakın yeniden yeşermesini sağlar, ancak bu yeterli mi? Bu hareketler, bireylerin toplumsal sorumluluk duygusunu artırır, ancak toplumsal yapı bu tür hareketlere ne kadar direnç gösterebilir?
Politik mücadeleler, devrimci ahlakın yeniden canlandırılmasında kritik öneme sahiptir. Ancak politikacılar da artık çıkar ve zenginlik peşinde. İdeolojik bağlılıklar, yerini pragmatizme bırakmış durumda. Politik arenada devrimci ideallerin savunulması, kapitalist sistemin güçlü yapısı içinde ne kadar etkili olabilir? Politik mücadeleler, devrimci ahlakın yeniden canlandırılması için önemli olsa da, günümüz politik ortamında bu ne kadar mümkün?
Yusuf Boyraz’ın sözleri, günümüzde devrimci ahlakın ne kadar zayıfladığını ve bireylerin çıkar ve zenginlik peşinde koşma eğilimlerini net bir şekilde ortaya koyuyor. Kapitalist sistemin küresel olarak yayılması ve bireysel çıkarların ön plana çıkması, devrimci ideallerin tamamen erozyona uğramasına neden olmuştur. Devrimci ahlakın yeniden canlandırılması, toplumsal adalet, eşitlik ve özgürlük arayışlarının güçlenmesiyle mümkündür. Ancak bugünkü bencil ve çıkar odaklı toplumsal yapı içinde bu ne kadar gerçekçi bir beklenti? Eğitim, sosyal hareketler ve politik mücadeleler bu süreçte önemli rol oynasa da, mevcut sistemin içinde ne kadar etkili olabilir? Devrimci ahlakın yeniden canlandırılması ve toplumsal adalet, eşitlik ve özgürlük mücadelesinin güçlenmesi için çok daha derin ve köklü değişimlere ihtiyaç vardır.
Yusuf Boyraz