Blog

  • Home
  • Makaleler
cropped-Adsiz-tasarim-4-1.png

Son günlerde, siyasetin ve toplumun içinde bazı insanların nasıl bu kadar sorumsuz, cahil ve hadsiz olabildiklerine bir kez daha tanık olduk. Dem Parti Halklar ve İnançlar Komisyonu Eşsözcüsü Yüksel Mutlu’nun Alevi Bektaşi topluluğuna yönelik “Alevilerin bir kitabı, peygamberi yok” şeklindeki ifadeleri, sadece bir cehalet ürünü değil, aynı zamanda aşağılık bir provokasyon olarak karşımıza çıktı. Bu sözlerin ardında yatan niyet, apaçık bir şekilde Alevi inancını karalamak ve aşağılamaktır. Bu söylem, Alevi topluluğunu tarih boyunca katleden Yezid soyu zihniyetinin bir devamıdır ve affedilemez!

Cehaletin ve Küstahlığın Zirvesi

Yüksel Mutlu’nun bu açıklaması, sadece bilgisizlikten kaynaklanan bir hata olarak görülemez. Bu, bilinçli bir saldırıdır ve Alevilik gibi köklü bir inanç sistemine hakaret etmeye yeltenen bir zihniyetin ürünüdür. Alevilik, yüzyıllar boyunca kendi inanç sistemini, ritüellerini ve manevi değerlerini geliştirmiştir. Hz. Ali, 12 İmamlar ve Hacı Bektaş Veli gibi figürler, Aleviliğin mihenk taşlarıdır. Bu inancı anlamaktan aciz olan birinin, böyle hadsiz yorumlarla ortaya çıkması kabul edilemez. Bu tür açıklamalar, ancak Alevi düşmanlığı ile yoğrulmuş bir zihinden çıkabilir.

Yüksel Mutlu’nun “Alevilerin bir kitabı, peygamberi yok” şeklindeki söylemi, tarih boyunca Alevilere zulmeden Yezid’in torunlarının diliyle aynıdır. Bu ifadeler, Alevi toplumuna hakaret etmekle kalmaz, aynı zamanda onları ötekileştirip, marjinalleştirmeye çalışır. Bu zihniyetin amacı, tarih boyunca olduğu gibi, Alevileri sindirmek ve inançlarını yok saymaktır. Ama biz buradayız, ve bu alçakça saldırıya karşı sonuna kadar direneceğiz.

Çıkar İlişkileri ve İkiyüzlü Sessizlik

Yüksel Mutlu’nun bu rezil açıklamasına karşı en az onun kadar rahatsız edici olan bir başka şey ise Avrupa’daki ve Türkiye’deki bazı Alevi derneklerinin bu skandal karşısında sessiz kalmasıdır. Bu dernekler, temsil ettikleri topluluğu savunmak yerine, çıkar ilişkileri uğruna bu saldırıya göz yummayı tercih etmişlerdir. Bu ikiyüzlü sessizlik, Alevi toplumuna yapılan hakareti onaylamakla eşdeğerdir ve asla unutulmayacaktır.

Bu derneklerin görevi, Alevi inancını korumak ve yaşatmaktır. Ancak, Yüksel Mutlu gibi provokatörlerin saldırılarına karşı sessiz kalmak, bu görevi yerine getirmekten çok uzak bir duruş sergilemektir. Bu sessizlik, Alevi topluluğunun savunmasız bırakılması anlamına gelir ve bunu kabul etmek mümkün değildir. Alevi inancı, Yezid soyu zihniyetine karşı tarih boyunca direndi, bugün de bu direnci göstermek zorundayız.

Yezid’in Torunlarına Geçit Vermeyeceğiz!

Yüksel Mutlu’nun açıklamaları, yalnızca bir bireyin hadsizliği değil, aynı zamanda Alevi topluluğunu tarihsel olarak hedef alan zulüm ve baskının bir devamıdır. Bu sözler, ancak ve ancak Yezid’in torunları tarafından dile getirilebilecek kadar aşağılık bir saldırıdır. Yezid’in, Kerbela’da Hz. Hüseyin’i katletmesiyle başlayan bu zulüm, bugün de aynı zihniyet tarafından sürdürülmek isteniyor. Ama biz, Alevi toplumunu hedef alan bu tür saldırılara karşı sessiz kalmayacağız. Tarihten gelen bu karanlık zihniyet, asla başarılı olamayacak!

Alevi inancını, birkaç cümleyle küçümsemeye kalkmak, Yezid zihniyetinin bir oyunudur. Bizler, bu oyuna gelmeyeceğiz ve inancımızı, kimliğimizi sonuna kadar savunacağız. Mutlu’nun açıklamaları, sadece bir cehalet ürünü değil, bilinçli bir şekilde yapılmış, tahrik dolu bir saldırıdır. Bu saldırıya karşı susanlar da bu alçaklığın ortaklarıdır.,

 

Son Söz: Alevi Toplumuna Hakareti Kabul Etmeyeceğiz!

Yüksel Mutlu’nun açıklamaları, toplumsal barışa, inanç özgürlüğüne ve insan haklarına yapılmış bir saldırıdır. Bu tür söylemler, sadece Alevi topluluğunu değil, tüm toplumu hedef almaktadır. Bu alçakça saldırıyı ve bu zihniyeti asla affetmeyeceğiz. Alevi toplumu olarak, tarih boyunca olduğu gibi, bugün de inancımızı savunmaya, onurumuza sahip çıkmaya devam edeceğiz.

Yezid’in torunlarına, Alevi toplumunu küçümseyen, ötekileştiren bu tür saldırılara geçit vermeyeceğiz! Toplumu bölmeye çalışan, inançları istismar eden bu zihniyete karşı sonuna kadar mücadele edeceğiz. Alevi inancını küçümsemeye kalkışan herkes bilmelidir ki, bu topluluk asla boyun eğmeyecek ve sonuna kadar direnecektir.

YÜKSEL MUTLUYA SORUYORUZ ?

Sözlerinizin Amacı Nedir?
Alevi inancına yönelik “Alevilerin bir kitabı, peygamberi yok” ifadeniz, Alevi toplumunda derin bir rahatsızlık yarattı. Bu sözleri sarf ederken amacınız neydi? Bu açıklamayı yaparken neyi hedeflediniz?

Bu İfadeler Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?
Yaptığınız açıklamaların Alevi inancına hakaret olarak algılandığının farkında mısınız? Bu konuda bir yanlış anlaşılma olduğunu mu düşünüyorsunuz, yoksa ifadelerinizin arkasında mısınız?

Tepkiler Hakkında Ne Düşünüyorsunuz?
Sözlerinizin ardından gelen tepkiler konusunda ne düşünüyorsunuz? Bu tepkilerin Alevi toplumunun inançlarına ve değerlerine duyduğu hassasiyetten kaynaklandığını kabul ediyor musunuz?

Alevi İnancı Hakkında Bilginiz Nedir?
Alevilik gibi köklü bir inanç sistemi hakkında ne kadar bilgi sahibisiniz? Bu topluluğun manevi değerleri ve tarihsel kökleri konusunda ne kadar derinlemesine bilgiye sahipsiniz?

Toplumsal Barış ve İnanç Özgürlüğü Konusunda Tutumunuz Nedir?
Toplumsal barış ve inanç özgürlüğü gibi hassas konularda nasıl bir duruş sergiliyorsunuz? Bu tür açıklamaların toplumun huzurunu bozabileceğini ve inanç özgürlüğünü tehdit edebileceğini düşünüyor musunuz? Bu konuda bir özeleştiri yapmayı düşünüyor musunuz?

Yusuf Boyraz

Merhaba dostlar, ben Yusuf Boyraz. Bugün sizlerle, hayatımın en karanlık dönemlerinden birini; 1300 gün boyunca askeri cezaevlerinde yaşadığım ağır işkenceleri ve zulme karşı başlattığımız direnişin destanını paylaşmak istiyorum. Siyasete adım attığım ilk günden itibaren sayısız zorlukla karşılaştım ve siyasi faaliyetlerim nedeniyle 8 yıl boyunca cezaevinde kaldım. Özgürlüğüme kavuşur kavuşmaz askere alındım, ancak siyasi geçmişim nedeniyle kendimi askeri bir cezaevinde buldum. Burada, tam 1300 gün süren bitmek bilmeyen bir işkence dönemi başladı. Askeri cezaevindeki her gün, bir öncekinin acı dolu bir tekrarıydı. İşkence, baskı ve psikolojik savaş; her an peşimizi bırakmayan karanlık bir gölge gibiydi. İşkence yöntemleri insanlık dışıydı, dayanma sınırlarımızı zorlayan bir vahşet sergileniyordu. Her gün 17 saat boyunca başımız eğik bir şekilde ayakta beklemeye zorlanıyorduk; en ufak bir hareket bile, acımasız bir işkence sebebi olabiliyordu. Yemek saatlerinde, yiyeceklerimize bile bakmamıza izin verilmiyor, gözlerimiz yukarıda, havaya bakarak yemek zorundaydık. Bu, yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda derin bir psikolojik işkenceydi. Gardiyanların acımasız tavırları ve insanlık dışı muameleleri, cezaevi yaşamımızın bir parçası olmuştu. Günde yalnızca bir dal sigara içme iznimiz vardı ve bu bile gardiyanın insafına kalmıştı. Bu küçük anlar, cehennem hayatımızdaki tek kaçış noktasıydı. Kapının altından sürüklenerek yapılan işkenceler, en derin yaralarımızı açan yöntemlerdendi; hissettiğimiz acıyı tarif etmek imkansızdı. Bu ağır koşullar altında sadece hayatta kalmak değil, aynı zamanda direnmek de zorundaydık. Cezaevinde birlikte olduğumuz arkadaşlarla, gizlice bir isyan planı yapmaya başladık. Bu, sadece işkencecilerimize değil, aynı zamanda zulme karşı insanlığın onurunu savunma adına bir başkaldırıydı. Aylarca süren hazırlıkların ardından isyanı başlattık. İsyan, cezaevi yönetimini ve askerleri şoke etti; birçok arkadaşımız bu süreçte ağır yaralandı. Ancak bu direniş, zalimlere karşı dimdik duruşumuzun bir göstergesiydi. 1300 gün sonunda, işkenceler ve baskılar sona erdiğinde, bedenim yaralarla doluydu ama ruhum, inancım ve umudum her zamankinden daha güçlüydü. Bu süreç bana, özgürlüğün değerini ve insanın en karanlık anlarda bile umut etmeyi bırakmaması gerektiğini öğretti. “1300 Gün” adlı kitabımda, yaşadığım bu zorlu süreci tüm detaylarıyla anlattım. Bu kitap, sadece benim değil, aynı zamanda zulme karşı direnen tüm cesur insanların hikayesidir. Hayatın ne kadar zorlayıcı olabileceğini ve bu zorluklara karşı nasıl direnebileceğimizi anlatan bir rehber niteliğindedir. Umarım bu hikaye, sizlere de güç verir ve karşılaştığınız zorluklar karşısında asla pes etmemeniz gerektiğini hatırlatır. Sosyal Medya ve İletişim: Daha fazla içerik ve güncel paylaşımlar için beni sosyal medya hesaplarımdan takip edebilir ve abone olabilirsiniz. Destekleriniz benim için çok değerli! Web Sitesi: www.ybyayinlari.com Facebook: ybyayinlaritv Facebook: 1300gun Instagram: ybyayinlari X (Twitter): ybyayinlari WhatsApp: +41 76 546 34 35 Kanalıma Abone Olmayı Unutmayın! Videoları beğenmeyi, yorum yapmayı ve kanalıma abone olmayı unutmayın. Zorluklar karşısında direnç gösteren herkesle bu hikayeyi paylaşmak için desteğiniz çok önemli. Yeni videolardan haberdar olmak için bildirim zilini açmayı unutmayın!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir