

Hayatın koşuşturmacasında çoğu şeyi ihmal edebiliyoruz, ama en çok da kendi sağlığımızı… Son yıllarda etrafıma baktığımda en fazla dikkatimi çeken sorunlardan biri obezite. Ne yazık ki her geçen gün daha fazla insan bu sorunla baş etmeye çalışıyor – bazen farkında bile olmadan.
Obezite, sadece fiziksel görünümle ilgili bir mesele değil. Vücutta biriken fazla yağ, zamanla kalp-damar hastalıklarından tutun da diyabete, hatta bazı kanser türlerine kadar birçok ciddi hastalığa kapı aralıyor. Üstelik sadece bedeni değil, ruhu da yoruyor. Kişi kendini toplumdan dışlanmış, mutsuz, çaresiz hissedebiliyor.
Bana kalırsa en büyük sebep, yanlış beslenme alışkanlıkları ve hareketsizlik. Giderek daha fazla dışarıdan yemek yiyoruz, fast food hayatımızın merkezinde. Bir de teknolojinin getirdiği hareketsizlik var tabii. Oturuyoruz, yiyoruz, ekranlara bakıyoruz… Gün geçiyor ama biz yerimizde sayıyoruz.
Peki ne yapmak lazım? Öncelikle farkında olmak. Vücudumuzun sesine kulak vermek. Mümkün olduğunca doğal ve dengeli beslenmek, az da olsa her gün hareket etmek gerekiyor. Ayrıca bu bir “tek kişilik mücadele” değil. Devlet politikalarıyla, okullarda verilen eğitimle, medyada yapılan yayınlarla desteklenmesi gereken bir süreç.
Ben, kendi adıma, bu konuda daha bilinçli olmaya çalışıyorum. Hem kendim için hem sevdiklerim için… Çünkü sağlık, gerçekten her şeyin başı.