
İmralı süreci yeniden Türkiye gündeminde. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim’de PKK lideri Abdullah Öcalan’a yönelik “örgütü feshet” çağrısıyla başlayan süreç, karşılıklı beklentiler ve çıkışlarla gerilmeye başladı. Süreci tanımlayan ifade artık net: Balon çatırdıyor.
Bahçeli, son açıklamasında örgüte net bir mesaj verdi: “PKK, ön şartsız silah bırakmalı ve kendini feshetmelidir.” 27 Şubat’ta Öcalan’dan gelen, “örgüt silahları bıraksın, kongre toplansın” mesajı ise sahada somut karşılık bulmadı.

Cumartesi günü Suriye’de yapılan PKK toplantısında, örgüt yönetimi beklenen fesih kongresinin henüz toplanmadığını duyurdu. Gerekçe olarak Öcalan’ın “özgür ve aktif koşullarda” süreci yönetememesi gösterildi. Bu açıklama, Bahçeli’den sert yanıt aldı: “Öcalan’a bağlılık esastır, bahane değil çözüm bekleniyor.”
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ise sürecin uzamasından rahatsız olduklarını belirterek, hükümete dolaylı mesaj verdi: “Adımların atılması artık elzem. Koşullar sağlanmadan bu süreç ilerleyemez.”
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da sert bir uyarıda bulundu: “PKK sistemden ya barış içinde çıkar, ya da başka türlü.”
DEM Parti heyetinin 24 Nisan’da Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’la yaptığı görüşmede, Öcalan’ın tecrit koşullarının kaldırılması talebi iletildi. Görüşmeden sonra yapılan açıklamada, “Öcalan bu şartlarda sürece katkı sunamaz” denildi.
Beklenen PKK fesih kongresi hâlâ toplanmadı. Sürecin başında hızlı atılan adımlar yerini duraksamaya, karşılıklı güvensizliğe ve restleşmeye bıraktı.
Siyasi gözlemcilere göre sürecin akıbeti, tarafların “önce kim adım atacak” düğümünü çözebilmesine bağlı. Aksi halde, çatırdayan balon her an patlayabilir.